Zaman (Kronos ve Kairos) Üzerine
Hayatın terapisi, zamanın disipliniyle yaratıcılığın anındaki esnekliği dengelemeyi gerektirir; bu denge, Nietzsche'nin "Tanrı öldü" sözüyle, hayatı kendi değerlerimizle anlamlandırmakta yatar.
Uzm. Psikolog Yiğit Gürdal
2/20/20243 min read


Terapi odasında kronos ve kairos arasında denge kurmak, terapinin planlı bir süreç içinde ilerlemesini sağlayan kronosun yanı sıra, terapinin yaratıcı ve anlam dolu olmasını sağlayan kairosun dengeli bir şekilde bir araya gelmesini gerektirir. Kronos, terapinin belirli bir süre, sıklık ve düzen içinde yürütülmesini sağlayarak terapiye bağlılığı, güvenliği ve sürekliliği artırırken, aynı zamanda terapinin hedeflerini, ilerlemesini ve sonlanmasını da belirler. Kairos ise terapinin esnekliğini, yaratıcılığını ve anlamlılığını vurgular. Terapistin ve danışanın an'a odaklanmasına, fırsatları değerlendirmesine ve yeni bakış açıları geliştirmesine olanak tanır. Bu da terapinin canlılığını, derinliğini ve dönüştürücü gücünü artırır.
Başarılı bir terapist olmak, kronos ve kairos arasında uyumlu bir ilişki kurabilmekle mümkündür. Bu, terapi sürecini planlarken aynı zamanda an'a uyum sağlama yeteneğini gerektirir. Danışanın ihtiyaçları, terapinin aşaması ve ortaya çıkan durumlar, hem kronos hem de kairosun önemini belirler. Uyumun bozulmasına neden olan şeyler ise terapistin veya danışanın kaygısı, sıkılması, kaçınması, bastırması veya direnmesidir. Bu durumlarda terapistin farkındalığı, dürüstlüğü, açıklığı ve cesareti hayati önem taşır. Uyumun tekrar sağlanması için terapist, bu uyumsuzluğu fark etmeli, danışanla paylaşmalı ve uyumu yeniden kurmaya çalışmalıdır.
Danışanın hayatında da kronos ve kairos arasında denge kurmak kritiktir. Kronos, danışanın hayatını düzenlemesine, hedeflerine ulaşmasına, sorumluluklarını yerine getirmesine yardımcı olurken, kairos danışanın hayatını zenginleştirmesine, mutluluk ve tatmin duymasına, kendini gerçekleştirmesine yardımcı olur. Ancak bu dengeyi bozan faktörler de vardır; danışanın hayatını monotonlaştıran, sınırlayan, anlamsızlaştıran veya kaotikleştiren etmenler. Bu durumda danışanın farkındalığı, seçimleri, değişimi ve eylemi büyük önem taşır. Danışan, bu faktörleri fark etmeli, değiştirmek için seçimler yapmalı ve eyleme geçmelidir.
Bu yazıyı kaleme alırken, kronos ve kairosun hayatımdaki yansımalarını düşündüm. Kronos, bu yazıyı zamanında teslim etmemi sağladı; kairos ise yazıyı yaratıcı ve ilgi çekici bir şekilde yazmamı mümkün kıldı. Bunu başarabilmek için hem yazıyı planladım, hem de akışına bıraktım. Bu süreçte bazen kronos'a daha çok önem verdim, bazen de kairos'a. Bu dengeyi belirleyen yazının konusu, amacı ve gereklilikleri oldu. Fakat yazının akışını bozan şeyler de vardı; kaygı, sıkıntı, erteleme eğilimi veya konsantrasyon kaybı gibi. Bu durumlarda farkındalığım, dürüstlüğüm, açıklığım ve cesaretim önemli oldu. Kronos ve kairos arasındaki uyumsuzluğu fark ettim, bunu kendimle paylaştım ve uyumu yeniden kurmaya çalıştım.
Hayatımızın her alanında, kronos ve kairos arasında bir denge kurmak gerekir. Bu denge, hayatımızı hem düzenli, hem de anlamlı kılar. Kronos ve kairos arasındaki uyumsuzluğu fark etmek, bunu kendimizle veya başkalarıyla paylaşmak ve uyumu yeniden kurmaya çalışmak, hayatı olumlayarak üst-insan olma yolunda ilerlememizi sağlar.
Nietzsche'nin "Tanrı öldü. Tanrı öldü ve biz onu öldürdük. Ama nasıl avutacağız kendimizi, katillerin en büyük katilini öldürdüğümüz için?" sözü, bu dengeyi kurmanın ve hayatı kendi değerlerimizle anlamlandırmanın önemini vurgular. Çünkü kişinin kronosu tek bir yöndedir, bu yön artık var olmama yani ölüm yönündedir; ancak kairos, bu yolculuğu anlamlandırmasına olanak tanıyan içsel bir akış sürecidir.
Biri olmaksızın diğerinin olasılığından bahsedilemez.